Bilindiği üzere son Aksa İntifadası'nda İsrail işgal kuvvetleri özellikle çocukları hedef almıştır. Bu yüzden son intifadada işgal kuvvetleri tarafından şehit edilen Filistinliler arasında çocuklar önemli bir yekûn oluşturmaktadırlar. Fakat siyonist vahşetin Filistin'de çocukları özellikle hedef alması uygulaması Aksa İntifadası ile başlamış bir hadise değildir. 1987'de başlamış olan birinci intifada döneminde de İsrail'in eski başbakanlarından İzak Rabin'in tavsiyeleriyle Filistinli çocukların kol ve bacak kemikleri kırılıyordu. Rabin o zaman muhalefetteydi ve iktidarda bulunanlara taş atan çocukların kol ve bacak kemiklerinin kırılmasını tavsiye etmişti. Bu yüzden de o dönemde Rabin medyada "kemik kıran Rabin" olarak anılmaya başlanmıştı. Tıpkı bugünkü başbakan Ariel Şaron'un "Beyrut kasabı" olarak tanınması gibi. Hatta o dönemde Filistinli bir çocuğun izbe bir yere götürülüp kol ve bacak kemiklerinin kırılması olayı gizli bir kamerayla çekilmiş ve ekranlara yansıtılmıştı. O görüntüler sanıyoruz, birinci intifadayla ilgili gelişmeleri takip edenlerin hala zihinlerindedir. Çünkü o olay günlerce konuşulmuş ve birçok kez ekranlara yansıtılmıştı. İşgalci siyonistler tarafından kemikleri kırılan çocuklardan bazılarını ben de şahsen gözlerimle gördüm. Birinci intifadanın devam ettiği günlerde Ürdün'ü ziyaret etmiş ve orada İslami Hastane'de tedavi altına alınan çocukları bizzat gözlerimle görmüştüm. Bu çocuklardan bazılarının kol ve bacak kemikleri kırılmıştı. Fakat içlerinde 8-9 yaşlarında bir çocuk vardı ki onun da kafa tası kemikleri kırılmıştı. İşgalci askerler ellerine aldıkları taşlarla çocuğunun kafa kemiğini birkaç yerden kırmışlardı ama, Allah'ın hikmetiyle çocuk ölmemişti ve Amman'a getirilip tedavi altına alınmıştı. Bu manzara herhangi bir şahıstan naklettiğim değil bizzat kendi gözlerimle gördüğüm bir manzaradır. Çocukların kol ve bacak kemiklerinin kırılmasını tavsiye etmesi sebebiyle "kemik kıran Rabin" unvanıyla ün salan Rabin, ne kadar ilginçtir ki, intifadanın önünün kesilmesi ve İsrail işgal devletinin geleceğinin kurtarılması için 1991'de başlatılan sözde barış süreciyle birlikte ani bir şekilde "barışçı Rabin" oluverdi. Hatta 1993'te Oslo İlkeler Anlaşması'nı imzalaması sebebiyle Nobel barış ödülüne bile layık görüldü. Böylece "kemik kıran Rabin" unvanı da unutturuldu. Oysa Rabin'in kafa yapısında hiçbir değişiklik yoktu ve ihtiyaç duyduğunda çocukların kemiklerini kırmaktan çekinmeyeceği kesindi. Ne var ki o bir dindaşı tarafından öldürülünce deterjanlı suyla yıkanmış gibi oldu ve sağlığında yaptığı bütün kötülükler unutturuldu. Böylece manipülasyonu esas alan ve dünya kamuoyunu yanlış yönlendirmeyi hedefleyen kontrollü tarihe "barış yanlısı Rabin" olarak geçti. Hahamdan Fetva: "Kadınları ve Çocukları da Öldürebiliriz" Gizli bir yahudi terör örgütünün lideri olan Haham Aydo Alba bundan birkaç yıl önce yaptığı açıklamada karşı direnişin durdurulamaması halinde kadın ve çocukların da öldürülebileceğini ifade etmişti. Filistin topraklarında yayınlanan ve yahudilere ait Maariv gazetesinin yazdığına göre el-Halil şehrindeki Kiryât Arba yahudi yerleşim merkezinde oturan Haham Albâ: "Her ne kadar kadınlar ve çocuklar kendilerini öldürenlerin hayatlarını tehlikeye sokmuyorlarsa da savaşın devamında düşmana yardımcı olmaktadırlar" diye söylemiş ve bu görüşünde İsrail'in ileri gelen hahamlarının fetvalarına dayandığını da dile getirmişti. Alba, Tevrat'taki öldürmeyi ve kan dökmeyi yasaklayan hükümlerin bir yahudinin yahudi olmayanı öldürmesine engel teşkil etmediğini, bu hükümlerin yahudilerin birbirlerini öldürmelerini ve kendi aralarında kan dökmelerini yasakladığını belirtmişti. Barak'tan Emir: "İzle, Siper Al ve Öldür" Aksa İntifadası döneminde çocukların hedef alınması emri İsrail'in "barış yanlısı (!)" olarak gösterilen başbakanı Ehud Barak tarafından verilmişti. Hatta Barak bu konuda: "İzle, siper al ve öldür!" şeklinde sloganlaştırılan bir uygulama da başlatmıştı. Bu durum en başta siyonist işgal devletinin "güvercin" olarak tanıtılan liderleriyle "şahin" olarak gösterilen liderleri arasında herhangi bir fark olmadığının açık göstergesidir. Bu konuda yürütülen medyatik faaliyetler sadece siyonist işgal rejiminin siyasi çizgisinin önünü açma amacına yöneliktir. "Barışçı" olarak gösterilenler "havuç" politikasının, "şahin" olarak gösterilenler ise sopa politikasının malzemesi olarak kullanılmaktadırlar. Bir başka deyişle birincilerden, işgal devletinin önünün tıkanması durumunda önünün açılması, uluslararası platformda siyasi açılım politikasının uygulanabilmesi ve kuvvet yoluyla gasp edilenler üzerinde kurulan saltanata meşruiyet kazandırılması için yararlanılmaktadır. İkincilerden ise işgal devletine yönelen tehlikenin büyümesi durumunda bu tehlikenin bastırılması için psikolojik savaş metodunun kullanılması, zorbalığa, vahşete bir sahip bulunması ve bu arada, birinci gruptakilere onlar vasıtasıyla önem kazandırılması için yararlanılmaktadır. Çocuklara Yönelik Vahşeti Temize Çıkarma Çabaları İşgal devletinin yöneticileri Filistin'deki gençleri ve çocukları kendi ailelerinin ateş hattına sürdüğü ve bu yüzden çocukların ölümünden birinci derecede onların ailelerinin sorumlu olduğu yönünde iddialar ortaya attılar. İşgalcilerin özellikle çocukları hedef almalarının sebeplerine aşağıda temas edeceğiz. Ancak şunu özellikle vurgulayalım ki Filistinlilerin çocuklarını ateş hattına sürdükleri, kendilerinin ise geri planda kaldıkları ve böylece İsrail askerlerinin çocuklarla karşı karşıya gelmek zorunda kaldıkları iddiası tamamen tutarsız, gerçeklere aykırı ve siyonist vahşeti temize çıkarma amacına yöneliktir. Hiç şüphesiz bütün insanlar gibi Filistinliler de, çocuklarının üzerine titremekte, onlara büyük değer vermektedirler. Aşağıda biraz daha ayrıntılı olarak ele alacağımız üzere işgal kuvvetlerinin Aksa İntifadası'nda özellikle çocukları hedef almalarının birinci amacı aileleri yıldırmak suretiyle onları direnişten vazgeçirmekti. Bu da ailelerin çocuklarına değer ve önem verdiklerinin göstergesidir. Bunun yanı sıra Filistinli aileler çocuklarını ateş hattına sürerek kendileri geri planda kalıyor değiller. Onlar da çocuklarıyla yan yana, omuz omuza işgale karşı direniyorlar. Aksa İntifadası görüntülerini inceleyenler, zaman zaman yetmiş yaşındaki bir ihtiyarın yedi yaşındaki bir çocukla birlikte işgal kuvvetlerini taşladığını, yine orta yaşlı kadınların genç çocuklarla birlikte siyonist vahşete direndiklerini göreceklerdir. Bu durum da Filistinli ailelerin çocuklarını ateş hattına sürerek kendilerinin geri planda kaldıkları iddialarının asılsızlığını ve tutarsızlığını ortaya koymaktadır. Ancak siyonist işgal kuvvetlerinin saldırılarında özellikle çocukları hedef almaları sebebiyle son Aksa İntifadası'nda öldürülenler arasında çocukların oranı bir hayli fazla oldu. İşgale karşı direnişte çocukların ve gençlerin orta yaşlılara ve yaşlılara nispetle daha çok rol aldıkları, işgal kuvvetlerini taşlayanların arasında çocuk yaşta sayılabilecek olanların daha büyük bir yekûn oluşturdukları gerçeği ise inkarı mümkün olmayan bir vakıadır. Ama bunun sebebi siyonist işgal kuvvetlerinin iddia ettiği şeyler değildir. Burada daha başka sebepler bulunmaktadır. Çocukların ve gençlerin direnişte daha fazla rol almalarında ailelerinden aldıkları eğitim ve kültürün bir etkisinin olması da doğal bir durumdur. Ancak bunu ailelerin çocuklarını ateş hattına sürmeleri olarak değil, ailelerin onlara verdiği direniş, özgürlük ve bağımsızlık ruhunun pratiğe yansıması olarak izah etmek gerekir.
-
Gündem
Siyonist Vahşet
Bilindiği üzere son Aksa İntifadası'nda İsrail işgal kuvvetleri özellikle çocukları hedef almıştır. Bu yüzden son intifadada işgal kuvvetleri tarafınd...
Yorum yazarak Atoom Medya Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Atoom Medya hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Atoom Medya editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Atoom Medya değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Atoom Medya Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Atoom Medya hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Atoom Medya editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Atoom Medya değil haberi geçen ajanstır.